Kilo Alıyorum Sorun Psikolojik mi ? - Kilo Almak Psikolojik mi?
Fazla kilolar, sağlıksız beslenme günümüzün giderek yaygınlaşan en önemli Toplum Sağlığı sorunlarının başında geliyor. Aslında kimse kilolu olmak istemez. Hem zarafet açısından hem de sağlık açısından ciddi bedeller ödeten bir durum. Fazla kilolu olmanın, kontrolsüz beslenmenin arkasında bir çok sebep var, yani çok faktörlü. Genetik, bünyesel, davranışsal, sosyal, kültürel alışkanlıkları ilgilendiren birçok boyutu var. Ancak belki de göz ardı edilen; insanın ruh sağlığı durumu, onun psikolojik durumu. Çünkü neticede beslenmede bir davranış. Sağlıksız beslenmenin arkasında da, belki de düzelebilecek insanın ruh sağlığını ilgilendiren önemli konular olabilir. Sağlıksız beslenmenin arkasında, psikolojik ve psikiyatrik sorunlar genelde kabaca iki grupta toplanabilir.
Bunlardan birincisi: Duygusal Yeme dediğimiz sorundur. Ne demek Duygusal Yeme?
Kendini iyi hissetmediği için, insanın olumsuz duygularını gidermek için kontrolsüz ve sağlıksız beslenme davranışına duygusal yeme diyoruz. Bu bakımdan duygusal yeme aslında bir bağımlılık gibidir. Peki bağımlılığın tanımı neydi? İnsanlar hani kendine zararlı olduğunu bildiği halde, kısa dönemde ona iyi gelen ama uzun dönemde ona çok ciddi zararlar getiren davranışları ve tükettiği maddeleri kontrol edememesi durumudur. Mesela diyelim ki; sigara içersiniz,(içmeyin!!) ama içtiğiniz zaman kısa dönemde size iyi gelebilir ancak uzun dönemde size çok ağır bedeller ödetebilir. Bu bakımdan beslenmede bir bağımlılık haline gelebilir. Kısa dönemde size iyi gelen ama uzun dönemde zararlı olduğunu bile bile bir davranışı sürdürmek bağımlılık gibi anlaşılabilir. Bu tür bağımlılıklar da, insan kendi içinde yaşamış olduğu; can sıkıntısı, bunaltı, bir takım olumsuz düşünceler, baş edemediği duygular gibi durumlarla mücadele etmek için, dikkatini bir süre kuvvetli bir uyarana yöneltebilir. Mesela diyelim ki; can sıkıntısı içindesiniz, bunaldınız, hiç aç değilsiniz ama oradan kalkıp kocaman bir yaş pasta yiyebilirsiniz. İşte bu tür olumsuz duyguları gidermek için, beslenmedeki bu kısır döngünün ortaya çıkması duygusal yeme sorunudur. Duygusal yemenin arkasında yine, genetik bünyesel yatkınlıklarda önemlidir. İşte stresle vücutta ortaya çıkan olumsuz beyin kimyasını ilgilendiren durumlarla yiyerek ya da işte özellikle de karbonhidrat gibi, hızlıca rahatlama sağlayan besinleri denetimsiz bir şekilde tüketerek bu döngü oluşabilir. Tabii bunun orta ve uzun dönemde de sonucu; artan kilolar ve sağlıksız bir hayat olacaktır.
Ruh sağlığını ilgilendiren kilo problemlerin ikinci boyutu da; Psikiyatrik Rahatsızlıklardır.
Fark edilmemiş psikiyatrik rahatsızlıklar; kilo artışına, yeme problemlerine yol açabilir. Bunların en bilindikleri: Depresyon. Özellikle "Atipik Depresyon" dediğimiz tabloda, insanlar sıkıntıyı gidermek için bunaltıyla kontrolsüz bir şekilde yemek yiyebilirler. Özellikle gece yatmadan önce kimi zaman yataktan kalkıp buzdolabına yönelmek; karbonhidratları, özellikle yüksek glisemik indeksi olan hızlıca kan şekerini yükselten besinleri daha çok tüketmeye eğilimli olabilir. Mevsimsel ruh sağlığı sorunları dediğimiz, özellikle kış depresyonu gibi; ağırlaşma, hareket azalması, çok uyuma ile giden tablolarda böylesine beslenme problemleri ve kilo artışı çok sık gördüğümüz durumların başında gelir.
Psikiyatrik açıdan kilo sorunlara sebep olan bir başka sorun da: "Yeme Bozuklukları" dediğimiz bir grup Psikiyatrik Rahatsızlık. Bunlar da özellikle bazıları, yeni bir kategori oluşturuldu. İşte "Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu" dediğimiz. Diğer başka psikiyatrik rahatsızlıklar olmasa bile, kendi başına bazen insanlar da; "Dürtü Kontrol Bozukluğu" tarzında yemeye başlayınca kendini durduramadıkları, acıkmadıkları halde yiyeceklere saldırırcasına yemeye başladıkları bir tabloda var. Bu da psikiyatri de seyrekte olsa gördüğümüz, insan hayatını sağlığını etkileyen çoğu kez de bir psikiyatrik rahatsızlık gibi anlaşılmayan bir durumdur.
Sağlıklı yaşamak, giderek popülaritesi artan bir alan ve bunun içinde de en büyük hacmi kilo problemleri oluşturuyor. Kilo vermenin yolları, neyin yenip yenmemesi gerektiği, ne yapmak lazım.. gibi. Bütün bunlar; Diyet uzmanları tarafından uzun uzun anlatılıyor. Ancak fark edilmeyen bir başka boyutta işin ruh sağlığı boyutudur. Özellikle kilo verip tekrar alma gibi nükseden bir türlü uzun dönemde kalıcı netice alınmamasına yol açan, belki de fark edilmemiş ama tedavi ile düzelebilecek psikiyatrik rahatsızlıklar, arkada etkili olabilir. Eğer duygusal yeme soru varsa, burada psikoterapiler son derece etkilidir. Sırf yeme davranışına dönük olarak planlanmış psikoterapiler var.
İşte "Mindfulness" denen Bilinçli Farkındalık yöntemiyle, yeme davranışını düzenlemeye dönük olarak uygulanan psikoterapi yöntemleri var. O insanın işte karmaşık duyguları ve olumsuz hislerinin anlaşılması ve yönetilmesini ilgilendiren diğer bütün psikoterapi yöntemleri, bu sorunun
çözülmesinde yardımcı olabilir. Ama eğer arkada bir enikonu psikiyatrik rahatsızlık varsa, depresyon gibi yeme bozukluğu gibi tabii ki bunların da etkin bir tedavisi; kimi zaman ilaç tedavileri, kimi zamanda yine psikoterapinin kullanılmasıyla daha kalıcı daha sağlıklı sonuçlar alınmasına yardımcı olacaktır.
Fazla kilolar, sağlıksız beslenme günümüzün giderek yaygınlaşan en önemli Toplum Sağlığı sorunlarının başında geliyor. Aslında kimse kilolu olmak istemez. Hem zarafet açısından hem de sağlık açısından ciddi bedeller ödeten bir durum. Fazla kilolu olmanın, kontrolsüz beslenmenin arkasında bir çok sebep var, yani çok faktörlü. Genetik, bünyesel, davranışsal, sosyal, kültürel alışkanlıkları ilgilendiren birçok boyutu var. Ancak belki de göz ardı edilen; insanın ruh sağlığı durumu, onun psikolojik durumu. Çünkü neticede beslenmede bir davranış. Sağlıksız beslenmenin arkasında da, belki de düzelebilecek insanın ruh sağlığını ilgilendiren önemli konular olabilir. Sağlıksız beslenmenin arkasında, psikolojik ve psikiyatrik sorunlar genelde kabaca iki grupta toplanabilir.
Bunlardan birincisi: Duygusal Yeme dediğimiz sorundur. Ne demek Duygusal Yeme?
Kendini iyi hissetmediği için, insanın olumsuz duygularını gidermek için kontrolsüz ve sağlıksız beslenme davranışına duygusal yeme diyoruz. Bu bakımdan duygusal yeme aslında bir bağımlılık gibidir. Peki bağımlılığın tanımı neydi? İnsanlar hani kendine zararlı olduğunu bildiği halde, kısa dönemde ona iyi gelen ama uzun dönemde ona çok ciddi zararlar getiren davranışları ve tükettiği maddeleri kontrol edememesi durumudur. Mesela diyelim ki; sigara içersiniz,(içmeyin!!) ama içtiğiniz zaman kısa dönemde size iyi gelebilir ancak uzun dönemde size çok ağır bedeller ödetebilir. Bu bakımdan beslenmede bir bağımlılık haline gelebilir. Kısa dönemde size iyi gelen ama uzun dönemde zararlı olduğunu bile bile bir davranışı sürdürmek bağımlılık gibi anlaşılabilir. Bu tür bağımlılıklar da, insan kendi içinde yaşamış olduğu; can sıkıntısı, bunaltı, bir takım olumsuz düşünceler, baş edemediği duygular gibi durumlarla mücadele etmek için, dikkatini bir süre kuvvetli bir uyarana yöneltebilir. Mesela diyelim ki; can sıkıntısı içindesiniz, bunaldınız, hiç aç değilsiniz ama oradan kalkıp kocaman bir yaş pasta yiyebilirsiniz. İşte bu tür olumsuz duyguları gidermek için, beslenmedeki bu kısır döngünün ortaya çıkması duygusal yeme sorunudur. Duygusal yemenin arkasında yine, genetik bünyesel yatkınlıklarda önemlidir. İşte stresle vücutta ortaya çıkan olumsuz beyin kimyasını ilgilendiren durumlarla yiyerek ya da işte özellikle de karbonhidrat gibi, hızlıca rahatlama sağlayan besinleri denetimsiz bir şekilde tüketerek bu döngü oluşabilir. Tabii bunun orta ve uzun dönemde de sonucu; artan kilolar ve sağlıksız bir hayat olacaktır.
Ruh sağlığını ilgilendiren kilo problemlerin ikinci boyutu da; Psikiyatrik Rahatsızlıklardır.
Fark edilmemiş psikiyatrik rahatsızlıklar; kilo artışına, yeme problemlerine yol açabilir. Bunların en bilindikleri: Depresyon. Özellikle "Atipik Depresyon" dediğimiz tabloda, insanlar sıkıntıyı gidermek için bunaltıyla kontrolsüz bir şekilde yemek yiyebilirler. Özellikle gece yatmadan önce kimi zaman yataktan kalkıp buzdolabına yönelmek; karbonhidratları, özellikle yüksek glisemik indeksi olan hızlıca kan şekerini yükselten besinleri daha çok tüketmeye eğilimli olabilir. Mevsimsel ruh sağlığı sorunları dediğimiz, özellikle kış depresyonu gibi; ağırlaşma, hareket azalması, çok uyuma ile giden tablolarda böylesine beslenme problemleri ve kilo artışı çok sık gördüğümüz durumların başında gelir.
Psikiyatrik açıdan kilo sorunlara sebep olan bir başka sorun da: "Yeme Bozuklukları" dediğimiz bir grup Psikiyatrik Rahatsızlık. Bunlar da özellikle bazıları, yeni bir kategori oluşturuldu. İşte "Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu" dediğimiz. Diğer başka psikiyatrik rahatsızlıklar olmasa bile, kendi başına bazen insanlar da; "Dürtü Kontrol Bozukluğu" tarzında yemeye başlayınca kendini durduramadıkları, acıkmadıkları halde yiyeceklere saldırırcasına yemeye başladıkları bir tabloda var. Bu da psikiyatri de seyrekte olsa gördüğümüz, insan hayatını sağlığını etkileyen çoğu kez de bir psikiyatrik rahatsızlık gibi anlaşılmayan bir durumdur.
Sağlıklı yaşamak, giderek popülaritesi artan bir alan ve bunun içinde de en büyük hacmi kilo problemleri oluşturuyor. Kilo vermenin yolları, neyin yenip yenmemesi gerektiği, ne yapmak lazım.. gibi. Bütün bunlar; Diyet uzmanları tarafından uzun uzun anlatılıyor. Ancak fark edilmeyen bir başka boyutta işin ruh sağlığı boyutudur. Özellikle kilo verip tekrar alma gibi nükseden bir türlü uzun dönemde kalıcı netice alınmamasına yol açan, belki de fark edilmemiş ama tedavi ile düzelebilecek psikiyatrik rahatsızlıklar, arkada etkili olabilir. Eğer duygusal yeme soru varsa, burada psikoterapiler son derece etkilidir. Sırf yeme davranışına dönük olarak planlanmış psikoterapiler var.
İşte "Mindfulness" denen Bilinçli Farkındalık yöntemiyle, yeme davranışını düzenlemeye dönük olarak uygulanan psikoterapi yöntemleri var. O insanın işte karmaşık duyguları ve olumsuz hislerinin anlaşılması ve yönetilmesini ilgilendiren diğer bütün psikoterapi yöntemleri, bu sorunun
çözülmesinde yardımcı olabilir. Ama eğer arkada bir enikonu psikiyatrik rahatsızlık varsa, depresyon gibi yeme bozukluğu gibi tabii ki bunların da etkin bir tedavisi; kimi zaman ilaç tedavileri, kimi zamanda yine psikoterapinin kullanılmasıyla daha kalıcı daha sağlıklı sonuçlar alınmasına yardımcı olacaktır.