Kahve Osmanlı İmparatorluğunda - Kahvenin Tarihi
İlk başlarda özellikle gelir durumu yüksek ve okuryazar kesimler tarafından tüketilmiş olan kahve, hızla tüm İstanbul'a yayılış göstermiş ve çok sayıda kahvehane hizmete girmiştir. Kahvenin sosyal ve toplumsal özelliği bu şekilde ortaya çıkmıştır. Özellikle dini kesimler, kahvenin insanları camilerden uzaklaştırıcı ve sadece kahvehanelerde bir araya getirici etkilerinden korkarak, kahveyi yasaklamaya çalışmışlardır. Örnek vermek gerekirse; Kanuni Sultan Süleyman döneminde Şeyhülislam Ebussuud Efendi(Hoca Çelebi), kömür derecesinde kavrulmuş maddeleri içmenin dinen haram olduğunu söylemiş ve kahveyi yasaklamıştır. Bunu takip eden III. Selim, III. Murad ve I. Ahmet dönemlerin de kahve yasakları olmuşsa da, bunların çoğu kısa sürmüştür. Evliya Çelebi'nin belirttiği bilgilere göre; 17.yüzyılda İstanbul'da 55 kahve dükkanı ile 300 kahve deposu bulunmaktadır.
Kahvenin ticaretinde özellikle Mısır tüccarları baş roldedirler. Kahvenin insanlar tarafından aşırı tüketilmesi, kahve ticareti yollarında oluşan engeller, 17.yy'da kahvenin ekonomik açıdan pahalanmasına, vergilendirilmesine ve özellikle Eminönü'nde bulunan kahve fırınlama tesislerinde Yeniçerilerin kahve çekirdeği içerisine nohut.vb. gibi ekstra şeyler karıştırılmasına neden açmıştır. Bunun üzerine kahveye denetim getirilmiş ve O zamanki Mısır Çarşısı esnafı bu görevde önemli rol almıştır. 18 ile 19.yy'da ise kahve çekirdeği ticareti artık tüccarlardan büyük şirketlerin eline geçmiştir. Kahvenin İstanbul'da yaygınlaşmasından bir süre sonra, kahve Avrupa'ya geçmiştir.